top of page

Diğer Yöntemler

Hekimler

Hz. Muhammed’in yönlendirmesiyle müslümanlar ölüm hariç her hastalığın bir tedavisi olduğuna inanmışlardır. İlk Müslüman hekimin Hz. Muhammed’in  teyzesinin kocası olan Hâris bin Kelede olduğu aktarılmaktadır. Rivayete göre Kelede, Hz. Muhammed’in teşvikiyle tıp sanatını öğrenmek için İran’a gitmiştir. Peygamberin bu teşvikine karşılık ilk dönemlerde müslümanlar arasında tıbba ilgi yeterince fazla olmamış ve bunun neticesi bu coğrafyadaki ilk hekimlerin büyük bölümü Hıristiyan, Yahudi veya Farisi olmuştur. Ancak Arapça’nın o devirde bilim dili oluşu ve özellikle de bir tıp dili haline gelmesiyle, tıp Arap Müslüman kültür havzasında yaygın hale gelmiştir.

T ı b b - ı  N e b e v i

İbn-i Sina, İslam'ın Altın Çağı olarak bilinen ve Yunanca, Farsça ve Hintçeden eserlerin çevirilerinin yapılıp yoğun bir şekilde incelendiği dönemde önemli çalışmalar ve yapıtlar gerçekleştirmiştir. Al-Razi ve Farabi tıp ve felsefe alanında yenilikler sağlamışlardı.

İbn-i Sina, metafizik ile fizik arasında bağlantı kuran ve bu iki ilimden de yararlanan bir bilgi alanı olduğunu savunmuş, ruhbilimini üç ana bölüme ayırmıştır: Akıl-ruh ilmi; deneysel ilim; tasavvuf ya da gizemci ruh ilmi. İnsanların ruhlarının müzikle tedavi edilebileceğini söylemiş ve bu yöntemi geliştirmiştir.

Antik Yunan tıbbındaki Humoral Patoloji Teorisi (dört unsur) veya İslam-Arap tıp dünyasında Ahlat-ı erbaa denilen teori İbn-i Sina'nın (980-1037) Kanun fi't-tıbb adlı eserinde, duygusal, zihinsel durumlar ve tavır ve rüyalar dahil edilerek genişletilmiştir. İbn-i Sina, Kuşyar isimli bir hekimin yanında tıp eğitimi almıştır. Değişik konular üzerine 240'ı günümüze gelen 450 kadar makale yazmıştır. Elimizdeki yazıların 150 tanesi felsefe 40 tanesi de tıp üzerinedir. Eserlerinin en ünlüleri felsefe ve fen konularını içeren çok geniş bir çalışma olan Kitabü'ş-Şifa (İyileşme Kitabı) ile El-Kanun fi't-Tıb'dır (Tıbbın Kanunu). Bu ikincisi ortaçağ üniversitelerinde okutulmuştur. Hatta bu eser Montpellier ve Louvain'de 1650 yılına kadar ders kitabı olmuştur.


İslam dünyasında İb-in Sina kadar ünlü bir diğer isim Horasan'ın Rey kentinde doğan ve Galen üzerine çalışmalarıyla kendisine İslamın "Calinos"u ismi takılan, Zekariya Razi’dir (854-932). Elliden fazla tıbbi eserin sahibi olan ve Al-Mansuri adlı eseri 15. yüzyılda Latince'ye çevrilen Razi, Hipokrat’ın pratiği ile Galen’in teorilerini birleştirmiştir.

Eserlerinden altısı tıbbi deontolojiye aittir. Sülfürik asidi keşfetmiş ve farmakolojiye birçok yeni ilaçlar katmıştır. İspanya’da, Kordoba’da doğan Abül Kasım Zehravi (936-1013) İslam dünyasının en büyük cerrah ve anatomistidir. Dönemi için modern sayılacak cerrahi esasları tıbba kazandırmış, ilk kez cerrahi aletlerin çizimlerini yapmış, dağlama ve amputasyon yöntemlerini uygulamıştır. En ünlü cerrahi eseri “Al-Tasrif fit Tıp” adını taşımaktadır.



Anadolu kültüründe de önemli bir yeri olan Lokman Hekim, Kur'an'da Lokman Suresi'nde bahsedilir. Allah tarafından Lokman'a hikmet verildiği belirtilir. Oğluna verdiği öğütler anlatılır.



/  beden zihin enerji ruh  \

 

Hirudoterapi,



Latince'de "Sülük Tedavisi" anlamına gelen Hirudoterapi çok eski çağlardan beri doğal bir tedavi aracı olarak kullanılmıştır. Sülükler erdişidir (çift cinsiyetli) ve sadece kanla beslenirler. Sülükler, sanıldığı gibi sadece vücuttaki kirli kanı emmezler. Aslında bedene iyi gelen özellikleri, kirli kanın ve doku sıvılarının alınmasıyla beraber vücuda verdikleri enzim içeren salgılarıdır.

Bu salgı, birçok bioaktif madde içermektedir. ( 106 adet ) Bunlardan bazısı; Kanın pıhtılaşmasını engelleyici (Hirudin ), Pıhtılaşmasını engelleyici (Antiagregan), Oluşmuş pıhtıyı eritici (Fibrinolitik), Ağrı kesici (Analjezik-Antiromatizmal), Mikrop öldürücü (Antibakteriyel)
Tansiyon dengeleyici (Antihipertansif), Kas gevşetici (Miyorelaksan), Bağışıklık sistemini düzenleyici (İmmun modulatör), Stres giderici (Anksiyolitik) sayılabilir. Ayrıca “Nörotrofik” etkiyle sinir hücreleri ve liflerinin onarılmasını hızlandırır.


Terapide kullanılan sülükler özel tesislerde sadece bu iş için üretilir. Bir danışanda kullanılan tıbbı sülükler kesinlikle başka bir kişide kullanılmadan imha edilir. Böylece kan yoluyla bulaşan hastalıkların geçişi engellenerek güvenli bir çalışma sağlanmış olur. Zaten sülükler ilk kullanımda ürettikleri salgıyı boşalttıklarından ikinci uygulamada aynı etkiyi gösteremezler. Tıbbi Sülüğün güçlü antioksidan etkisi nedeniyle Koruyucu (Preventif) Tıpta da kullanımından bahsetmek gerekir.

Yılda bir defa yapılan Sülük Terapisi o yıl içinde enfeksiyonlar başta olmak üzere birçok rahatsızlığa karşı koruyucu etki göstermektedir.



Hacamat,


Deriden ufak çiziklerle vakum yolu ile kan alınmasıdır. Genellikle iki omuz arasından, sırttan, başın arka tarafından yahut vücudun herhangi bir yerinden bardakla vakumlanır.  Peygamberin bir sünnetidir.

Geçmiş dönemlerde tıbbi amaçlı olarak yaygın şekilde kullanılmış olan hacamat, deneysel çalışmaların yetersiz olması ve hijyen sakıncaları yüzünden modern tıp tarafından şu an kullanılmamaktadır. Kan vermenin de hacamat ile aynı etkide olduğu söylenebilir. Hacamatta kılcal damarlar ve lenf sıvısı çıkmakta akupunktur noktaları uyarılmaktadır. Kan verme işleminde ise sadece venöz kan verilmektedir. Bunla ilgili Hz. Muhammed’in bazı hadisleri aşağıdadır.


"Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır. Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3) "Her kim ayın on yedi on dokuz ve yirmi birinci günlerinde kan aldırırsa kan hücumundan dolayı meydana gelen birçok hastalıklardan şifa bulur." E. Davud Tıp H. 3861; Tirmizi Tıp H. 2051



/  beden zihin enerji ruh  \

bottom of page